su bardağı

Bazı su üreticileri damacanayı onlarca kez kullanarak, damacananın yıpranmasına ve içeriğindeki kimyasalların suya karışmasına neden oluyor. Bu nedenle damacana tercih etmeye devam etseniz bile bu durumlara dikkat etmeniz gerekir.

Musluk sularına göre daha sağlık olduğunu düşündüğünüz hazır suları seçerken çok dikkatli olmanız gerekiyor. Bazı su üreticileri damacanayı onlarca kez kullanarak yıpranmasına ve içeriğindeki kimyasalların suya karışmasına neden oluyor. Damacanaların içeriğinde yer alan bisfenol isimli maddenin suya karışması birçok hastalığa neden olabiliyor. Meme kanserini tetiklediği bilinen bu maddeye karşı damacana içindeki suyu şişelere boşaltmalı ve bu suyu 15 saat içinde tüketmelisiniz.

İlgili haber metni için tıklayın.

Suyumuzu taşıyan damacanaların halini görüyorsunuz. Motosikletle ya da kamyonet üzerinde evinize gelen damacana, paldır küldür atılıp, boşu alınıp gidilen, üst üste alt alta şanslıysa bir depoda ama çoğunlukla güneşe ve ışığa maruz kalan, en aşağılık muameleyi gören mal değil mi çevrenizdeki? İçinde içtiğimiz su var. Evimize girdikten sonra, kendimizi kandırdığımız bir güven hissiyle içtiğimiz su. Neden bu suyu içiyoruz? Çünkü aslında sadece tadına alışığız… İçindeki su gerçekten sağlıklı mı, bilmiyoruz.

Maalesef damacanalar o kadar sağlıklı değil. Dolum şartlarının nasıl olduğuna dair hiçbir fikrimiz olmaması, damacana tüketimini çok daha cazip kılıyor. Aynen özensiz bir aşçının, elini yıkamadan yemeğinizi hazırladığı, yere düşen zeytini sudan bile geçirmeden tabağınıza koyduğu; fakat oturma yerlerinin temiz ve özenli göründüğü bir restoranda bilmeden, afiyetle yemek yediğimiz ve bir de bahşiş bıraktığımız gibi…

Haydi bunu hiç saymayalım; damacananın içine pür ve sağlıklı su doldurulmuş olsun. Zaman içinde her plastik malzemeden suyun içine bir takım kimyasallar geçiyor. Üstelik bu kadar çok atılıp tutulan, çizilen, darbe alan plastik elbette 19 litre suyun içine, mikro çatlaklar ve deformasyon ile daha hızlı geçiyor. Bu sızıntı, damacana güneşe veya soğuğa maruz kalınca, ışığın etkisiyle daha da fazla artıyor.

Bu kimyasallardan en fazla risk faktörü içerenlerden biri BPA.

Damacanalarda ve benzer sert kutu şeklindeki gıda paketlerinde (konserveler, bebek mamaları, vb.) sert ve dayanıklı olmaları için BPA (Bisphenol-A) maddesi kullanılır. BPA benzeri bir kimyasal olmadan aynı derecede dayanıklı olabilmesi mümkün değildir. Ancak BPA çok fazla bilindiği için “BPA’sız ürünleri” raflarda görebilirsiniz. Fakat dediğimiz gibi bu ürünlerin de benzer bir kimyasalla işlem görmelerini gerektirir ki, bu sebeple BPA içermeyen ürünlerde bisphenol-S (BPS) veya bisphenol-F (BPF) kullanılmaktadır.

PET şişelerde ise polyethylene terephthalate kimyasalı vardır. Pet ismi de bu kimyasalın kısaltmasıdır.

BPA ne yapar?

Vücudumuzun sağlıklı çalışabilmesi için sağlıklı salgılama yapması gerekmektedir. Sadece tiroid hormonunu ele alalım, daha az olması da daha fazla olması da sayısız problemlere yol açıyor. BPA, BPS ve BPF’nin maalesef yaptığı şey, vücuda girince östrojen hormonu gibi davranmak. Östrojen hormonu gelişme, hücre yenilenmesi, bebeğin karındaki gelişimi, enerji düzeyleri ve üreme gibi pek çok konudan sorumlu. Dolayısıyla östrojen gibi davranan bir madde olarak östrojen seviyelerini arttırıyor ve hormonal dengeyi bozuyor.(*)

Kadınlık hormonu gibi davranan BPA’nın erkek vücuduna da istenmeyen etkileri araştırmalarla sabit: Değişen östrojen / testosteron dengesi sebebiyle %23 daha az sperm, %13 sperm kalitesinde düşüş, %10 fazla DNA hasarı… Daha fazlasını saymak bizlere değil, doktorlara düşer.

Pet şişeler güvenli mi?

Yakın zamana kadar üzerindeki numaralar 4, 5, 1 ve 2 olan paketler, BPA içermediklerinden güvenli kabul ediliyordu. Ancak son araştırmalar PET şişelerin de benzer sorunlara sebep olduğunu gösterdi, üstelik en saf olanlarda dahi… PET şişelerde bekleyen sular (depolarda, market raflarında), herhangi bir güneş ışığı ya da donmaya maruz kalmasına gerek olmadan, yine östrojen hormonunu taklit eden kimyasalları suya geçiriyor.

Bu sebeple size tavsiyemiz şu: Kutulanmış hiçbir suyu içmeyin!

Bu ürünleri fabrikasının önünden dolar dolmaz ya da birkaç gün içinde, hemen markete gelir gelmez alıp içme şansınız varsa sorun yok. Ama nasıl bileceksiniz? Suyunuz kabın içinde bekledikçe zehirleniyor, bu sebeple kutulanmış suları ve içecekleri içerken iki kere düşünün. Unutmayın ki en büyük risk, maruziyettir. Yüzlerce kez, her bardakta çok çok az kimyasal madde içerseniz, bir süre sonra vücudunuzda çok fazla kimyasal madde birikmiş olacak.

İnanın çeşme suyu, arıtılmış olmasa bile çok daha güvenli. Neden çeşme suyu derseniz, Türkiye, çeşme suyu kalitesi bakımından pek çok Avrupa ülkesinden bile daha iyi bir durumda. İyi filtrelenen ve iyi sevk edilen bir suyumuz var, üstelik sürekli olarak kontaminantlara karşı ölçümleri yapılıyor.

Nasıl Yardımcı Olabilirim ?